Çok Okuyan mı, Çok Kaydıran mı?

Günümüzde bilgiye ulaşmanın yolları geçmişe göre büyük bir değişim gösterdi. Eskiden insanlar bilgi edinmek için kitaplara, gazetelere veya ansiklopedilere başvururken günümüzde internet ve özellikle sosyal medya çok önemli bir bilgi kaynağı haline geldi. Bu durum, “Çok okuyan mı bilir yoksa sosyal medyada çok vakit geçiren mi bilir?” sorusunu akıllara getiriyor. Her iki seçeneğin de kendine özgü avantajları ve dezavantajları olsa da bilgiye ulaşma biçimleri ve bilgilerin kalıcılığı açısından büyük farklılıklar vardır. Bu nedenle konuyu dikkatle değerlendirmek gerekir.

Kitap okumak, yüzyıllardır bilginin en güvenilir ve kalıcı kaynağı olmuştur. Kitaplar, uzman kişiler tarafından uzun araştırmalar ve titiz çalışmalar sonucu hazırlanır. Bu sayede okunan bilgi, çoğu zaman doğruluğu kanıtlanmış ve güvenilir bir nitelik taşır. Ayrıca kitap okumak bireye sadece bilgi kazandırmakla kalmaz; aynı zamanda kelime dağarcığını geliştirir, hayal gücünü besler ve eleştirel düşünme becerisini artırır. Örneğin tarih kitapları, geçmişte yaşanan olayları derinlemesine anlamamızı sağlarken romanlar empati kurmamıza ve farklı yaşam tarzlarını tanımamıza yardımcı olur. Üstelik kitaplardan edinilen bilgiler, sosyal medyada elde edilen bilgilere göre çok daha kalıcıdır.

Sosyal medya ise bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmayı sağlayan modern bir araçtır. Bir olay gerçekleştiği anda sosyal medyada gündeme gelir ve geniş kitlelere ulaşır. Bu güncel olayları takip etmek açısından büyük bir avantajdır. Ancak sosyal medyada dolaşan bilgilerin çoğu zaman kaynağı belli değildir ve doğruluğu sorgulanmalıdır. Yanlış veya eksik bilgiler çok hızlı bir şekilde yayılabildiği için, sosyal medyada çok zaman geçirmek bazen yanlış yönlendirilmelere yol açabilir. Ayrıca sosyal medyada içerikler genellikle kısa ve yüzeyseldir. Bu durum, derinlemesine bilgi sahibi olmayı zorlaştırır ve kişilerin dikkati çabuk dağılabilir.

Sorun burada sosyal medya ya da kitap meselesi de değildir aslında. Doğru bilgiye ulaşmak ve bu yolda kendi karakterimize, hayatımıza katkı sağlamaktır. Gerçek okuryazar kişilik, bu iki bilgi kaynağını doğru şekilde kullanmakla gerçekleşir. Bilgelik, bilgiyi nasıl kullandığımızda ortaya çıkar. Montaigne’in dediği gibi “Okumak başka birinin aklını ödünç almak gibidir.” yani ne kadar çok okursak o kadar farklı insan tanımış gibi oluruz.

Sonuç olarak kitap okumak bireye kalıcı, güvenilir ve derin bilgiler kazandırırken; sosyal medya daha çok güncel gelişmeleri öğrenmek ve hızlı bilgi akışı sağlamak için etkilidir. “Çok okuyan mı bilir yoksa sosyal medyada çok vakit geçiren mi bilir?” sorusuna net bir cevap vermek gerekirse çok okuyan kişi bilgiyi daha doğru ve kalıcı bir şekilde öğrenir. Sosyal medya ise bilinçli ve kontrollü kullanıldığında faydalı bir araç olabilir ancak tek başına yeterli değildir. Bu nedenle en ideal yaklaşım, kitap okuma alışkanlığını sürdürmek ve sosyal medyayı bilgi edinme sürecine destek olacak şekilde kullanmaktır.

 

BEREN MOLLA
9/D